Eskiden bir liman kenti olan Mersin Tarsus’un üç kapısından biridir Kleopatra kapısı. ‘Deniz Kapısı’ olarak da bilinen bu Bizans kalıntısı proje alanının en önemli tarihi ve kültürel simgesidir. Diğer çok önemli tarihi envanter de Gözlükule Höyüğü’dür. Surlar günümüze kalmamasına rağmen, bugün bile geçmişle kurulan bağlantının kapısı niteliğindedir bu Kleopatra kapısı. Yeni tasarlanan kent meydanı da kapının önündeki davet mekânı ya da karşılama alanı gibi işlev görecektir. Bu yaklaşımla, Kleopatra kapısını gölgelemeyen, önünde saygıyla eğilen, yalın bir tasarım anlayışıyla önerilen kent meydanı kütüphane gibi davranacak olan kent bilgilendirme merkezi ve dinamik havuz (su aynası) meydanın odağı olarak düşünülmüştür.

 

Hem yaya hem araç trafiğinin, özellikle Kleopatra kapısı çevresinde, sağlıklılaştırılması, bitkisel tasarımla yaratılan alt-iklim etkisi ve gölgelendirme, kontrollü ve yeterli aydınlatma gibi teknik özellikler Tarsus için bir tarihi odak oluşturan projenin temel uygulama noktalarını oluşturmaktadır. Alanın hemen yakın çevresinde yer alan müze, dini yapı gibi tarihi anıtlarıyla da görsel, işlevsel ve algısal olarak bağlanacak kent meydanı Tarsus’un kent kimliğinin sürdürülmesini de sağlayacaktır.